Sevr Sendromu ve Geniş Ölçekte Etkisi

2987
Sevr Antlaşması, hiç şüphesiz ki yakın Türkiye tarihi için büyük önem arz eden bir antlaşmadır. Dünya Savaşından mağlup ayrılan Osmanlı, ittifakı Almanya gibi kendi ölüm fermanını imzalayarak Sevr Antlaşması ile kendini Anadolu’ya hapsetti. Sevr Antlaşması’nın içeriği ve Türkler için ne kadar büyük bir tehlike olduğu hepimizin malumu. Öyle ki Sevr Antlaşması’nın sonucu olarak Osmanlı, topraklarının büyük kısmını İtilaf Devletlerine devretti ve siyasi, iktisadi, askeri bağımsızlığını tamamen kaybetti. 1920’de Osmanlı’yı tamamen Batı kuklası olacak hale getiren bu antlaşmanın etkileri günümüzde de hala sürüyor. Ülkemizde oldukça yaygın olan “Batılı ülkelerin Türkiye’yi parçalama ve işgal etme isteği” görüşü, ülkemizde pek bilinmese de bir isme sahip. Özellikle yabancı politikacıların, siyaset bilimcilerin ve tarihçilerin kullandığı bu terim Sevr Sendromu (Sèvres Syndrome) olarak biliniyor.

Yabancı Kaynaklarda Sevr Sendromu 

Avrupa Birliği dönem başkanlığını üstlenen İsveç’in Ankara büyükelçisi Henrik Lilyegren, 2001’de Kürtçe yayın ve Kürtçe eğitim tartışmalarının olduğu dönemde şu cümleleri kullanarak Sevr Sendromuna değinmişti: “Kürt sorununa ilişkin bütün bilinmesi gerekenler, katılım ortaklığı belgesinde mevcut. Detaylara girmeye gerek yok. Fakat bugünlerde ‘Sevr sendromu’nu çok sık görüyorum. Sevr’i unutun, Helsinki’yi hatırlayın. Sevr bir mağlubiyetti. Helsinki ise, Türkiye için büyük bir zafer. Türkiye, Avrupa Birliği’ne, şu anki sınırlarıyla kabul edildi. Kimse bunu değiştirmeyi istemiyor.” Danimarkalı siyaset bilimci Dietrich Jung, Sevr Sendromu kavramını “Türk devletini yok etmeye çalışan düşmanların Türkiye’yi çevrelediği algısı” olarak tanımlıyor ve bunun Türk dış politikasının önemli bir belirleyicisi olmaya devam ettiğini iddia ediyor. Ayrıca Jung’a göre Türk hükümetinin özellikle Kürt ve Ermeni meselelerinde daha titiz davranmasının sebebi Sevr Sendromu. Ermenistan’ın eski dışişleri bakanı Alexander Arzumanyan ise, “Türkiye’de hala Sevr Antlaşmasına yönelik manasız bir korku var ve bu korku liberaller ile radikal sağcıları bir arada tutuyor.” diyerek Sevr Sendromuna değinmiştir. Ermenistan Bilimler Milli Akademisi Doğu Bilimleri Enstitüsü Türkiye Bölümü uzmanı Levon Hovsepyan, “Türkiye’nin Korkuları: Sevr Sendromu.
Türk toplumsal-siyasal münazaralarında Sevr sendromunun dışa vurumu” isimli kitabı kaleme alarak aynı konuya değinmiştir. 2019’da gerçekleştirilen Barış Pınarı Harekâtı süresince Fransız basını başta olmak üzere Batı medyası, birkaç kez Sevr Antlaşması’na atıfta bulundu: Le Figaro, “Kürtlerin Birinci Dünya Savaşı sonrasında unutulduğunu ve Sevr ile kendilerine vaat edilen Bağımsız Kürdistan’ın Lozan Antlaşması’yla ortadan kaldırıldığını” yazarken Libération gazetesi “Sonu gelmeyen ihanet” başlığı altında 10 Ağustos 1920’de imzalanan fakat asla yürürlüğe girmeyen aynı antlaşmayı işaret ediyordu. Daha az tanınan LCI haber kanalı, Kürtlere devlet vaat eden Sevr Antlaşması’nın neden uygulanmadığını sorgularken uluslararası şöhrete sahip The Economist, doğrudan Antlaşma’nın 62 maddesine yer verdi: “Fırat’ın doğusundan Ermenistan’ın güney sınırının aşağısında sonradan belirlenecek noktasına ve Türkiye’nin Suriye ve Mezopotamya ile sınırının kuzeyine [uzanan]… Kürtlere ait Kürt Devleti…” Fransız gazete Le Monde’e göre Ayasofya Camii’nin ibadete açılış tarihi olan 24 Temmuz 2020, Lozan Antlaşması’nın 97 yıldönümünü kutladığı için bir tesadüf değildi. Le Monde ayrıca haberinde şu cümlelere de yer vermişti: “Başarısız darbenin ardından miting yapan Erdoğan ve aşırı sağcı ortaklarının zihninde mesele, ‘Yeni Sevr Antlaşması’ tuzağını bozma meselesidir.”

Sevr Sendromunun Türkiye Üzerinde Etkisi 

İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, “Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları” başlıklı bir araştırma yayınladı. Araştırmanın koordinatörlüğünü İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Erdoğan üstlendi. Marshall Fonu’nun desteğiyle yürütülen araştırma kapsamında, Kasım-Aralık 2017 tarihlerinde 16 ilde 2 bin 4 yetişkinle yüz yüze görüşmeler yapıldı.
Araştırmada “Sevr Sendromu” başlığı altında yer verilen “Avrupalı devletler geçmişte Osmanlı devletini bölüp parçaladıkları gibi şimdi de Türkiye’yi bölüp parçalamak istemektedirler” tezine olumlu yanıt verenlerin oranı 87,6. “Avrupa Birliği’nin Türkiye’den talep ettiği reformlar geçmişte Sevr Anlaşması’nda istenenlerle benzerdir” cümlesine “Evet” diyenlerin ise yüzde 73,2 oranında olduğu belirtiliyor.

Sonuç 

Türklerin 1683 II. Viyana Kuşatması ile başlayıp 1921 İnönü Muharebelerine kadar süren 238 yıllık gerileme sürecinde Türkler oldukça büyük felaketler yaşadı. Balkanlarda başlayan toprak kayıplarının I. Dünya Savaşı ile Anadolu’ya da sıçraması ile yaşanan onlarca yıllık savaş dönemi Türk milletini sosyal, ekonomik ve psikolojik anlamda oldukça kötü etkiledi. Özellikle Sevr Sendromu’nun Türkiye üzerindeki etkisi incelendiğinde halkın hala işgal edilme psikolojisinden çıkamadığı gözlemlenebiliyor. I. Dünya Savaşı’nın ardından II. Dünya Savaşı dönemindeki Alman işgali tehditi, 1950’li yıllardaki Sovyet işgali tehditi, 1960-70’li yıllardaki Kıbrıs olayları ile gelişen savaş ihtimali, 1980’lerden günümüze süregelen terörizm faaliyetleri, gerçekleşen veya önlenen darbeler göz önüne alındığında Türk halkının Sevr Sendromu etkisinden neden çıkamadığı oldukça belirgin şekilde anlaşılıyor.
[irp posts=”10045″ name=”‘Ermeni Soykırımı’ Gerçekleri ve Osmanlı’da Ermeniler”]

KAYNAK

[1] Türkiye’de Milliyetçi Avrupa Şüpheciliğinin İki Dayanağı: Tanzimat Sendromu ve Sevr Sendromu (yay.
yer: Türkiye, İsveç ve Avrupa Birliği: Deneyimler ve Beklentiler, ed.Ingmar Karlsson ve Annika Strom
Melin, İsveç Araştırma Enstitüsü, İstanbul, Papers 2, 2006
[2] Jung, Dietrich. “The Sèvres Syndrome: Turkish Foreign Policy and its Historical Legacies”. The
University of North Carolina at Chapel Hill. Retrieved 23 July 2013
[3]https://www.lefigaro.fr/international/apres-la-premiere-guerre-mondiale-les-kurdes-deja-oublies-
20191010
[4] https://www.liberation.fr/planete/2019/10/09/syrie-trahison-sans-fin_1756604
[5] https://www.lci.fr/international/offensive-turquie-en-syrie-pourquoi-le-traite-de-sevres-qui-
accordait-un-etat-aux-kurdes-n-a-t-il-jamais-ete-respecte-2134916.html
[6] https://www.economist.com/briefing/2019/10/17/kurdish-dreams-of-a-homeland-are-always-
dashed
[7] https://www.dw.com/
[8] https://gergedan.press/
[9] NTV Arşiv

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz