Doğu Akdeniz Denkleminde Küresel Bir Güç: Çin Halk Cumhuriyeti

983

İlk çağlardan günümüze Akdeniz Havzası küresel siyasette önemli bir merkez konumunda olmuştur. Mısır, Roma gibi medeniyetlere ev sahipliği yapan bu merkez, ilerleyen zamanlarda İpek ve Baharat yollarının kesişim noktası olması sebebiyle de doğu ile batı arasındaki ticarete ev sahipliği yapmış ve önemini korumuştur. Ticari ve jeopolitik önemi, bir çok süper gücün burada güç mücadelesine girmesine neden olmuştur. Özellikle 19’uncu yüzyılda “üç büyükler” olarak tanımlanan İngiltere, Fransa ve Rusya burda yerini almaya çalışmıştır.

Napolyon’un Mısır’ı işgali, İngiltere’nin Kıbrıs’ı ilhakı hatta kendilerine uydu bir devlet oluşturmak amacıyla Yunanistan’ın kurulması bile bu üç büyük devletin Akdeniz’de yer alması çabasına örnek gösterilebilir. Akdeniz Havzası coğrafi keşifler sonrasında yeni deniz yollarının bulunması ve akabinde İpek ve Baharat yollarının önemini kaybedip ticaretin okyanuslara kaymasıyla bir dönem önemi kaybetmiştir.

İpek ve Baharat Yolları

Fakat 1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla, Ümit Burnu üzerinden işleyen Hindistan ticaret rotası yolu kısaltması bakımından tekrardan Akdeniz’e geçmiştir. Öyle ki kanalın açılmasıyla Mısır ve Akdeniz bir hamleyle tekrardan dünya ticaretinin ana yolu haline gelmiştir [1]. Akdeniz limanları ve kıyıdaş ülkeler de bu önemden payına düşeni almışlardır. Günümüzde, özellikle Doğu Akdeniz Havzası üretim gücünün yoğun olduğu Asya kıtasının; zengin doğal kaynaklara sahip Arap yarımadası ve Afrika kıtasının; gelişmiş ülkelerin bulunduğu, enerji ve ham madde ithalatının en fazla olduğu Avrupa kıtasının birleştiği alan olması nedeniyle ticaret, ulaşım ve enerji aktarımında önemli bir merkez olmuştur [2]. 2010 yılında ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi tarafından Nil Delta Havzası, Levant Havzası ve Girit açıklarında toplamda 9,8 milyar varil petrol, 9,8 trilyon metreküp doğalgaz,  6 milyar varil sıvı doğalgaz rezervi ve tüm bunlara ek olarak Doğu Akdeniz genelinde yaklaşık 30 milyar varil petrole eşdeğer hidrokarbon yataklarının bulunduğu açıklanmıştır [3]. Bu gelişme Doğu Akdeniz’in enerji naklini sağlayan rolünün yanı sıra artık enerji üreten bir bölge olma özelliği kazanmasını sağlamıştır.

Bu bağlamda bölge, özellikle süper güçlerin ilgisini cezbetmiştir. Rezervlerin açıklanması akabinde kıyıdaş ülkelerce deniz yetki alanlarının ve sınırlarının belirlenmesi konusunda ihtilaflar yaşanmasına ve bölgedeki tansiyonun artmasına sebep olmuştur. Bu durum bölgeyi, ABD, Fransa, Rusya gibi küresel aktörlerin yanı sıra Türkiye ve Yunanistan gibi bölgesel aktörlerin çatışma alanı haline getirmiştir. Soğuk Savaş’ın sonlarına doğru yüksek büyüme rakamlarıyla doğuda bir güç ortaya çıkmaya başlamıştır: Çin Halk Cumhuriyeti.

Sovyetler Birliği’nin dağılması ve akabinde Doğu Avrupa’daki komünist rejimlerin domino taşları gibi birer birer yıkılmasıyla Çin Halk Cumhuriyeti, komünist sistemin en büyük temsilcisi haline gelmiştir. 1978 yılında dış dünyaya açılmasını ilan etmesi ve ekonomik reformları hayata geçirmesiyle beraber Çin, sahip olduğu ucuz ham madde ve insan gücü sayesinde bir nevi dünyanın fabrikası haline gelmiş, yabancı yatırımcıların buraya akın etmesini sağlamıştır.

Bu durum Çin’i dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri haline getirmiştir. Askeri harcamaları düşürürerek kalan miktarı başka alanlara kanalize etmesi, ekonomik araçlarını, kurumlarını ABD, Singapur, Japonya gibi çeşitli ülkelerden örnek alarak düzenlemesi ve IMF, Dünya Bankası gibi  küresel ekonomik örgütlere sırasıyla üye olması ekonomik kalkınmasını hızlandıran faktörlerdendir [4].

Öyle ki 1989’dan bu yana büyümesi yüzde 1400’ü geçen tek ülke, hatta tek yatırım aracıdır [5]. Yönetimde komünist partinin bulunması ve komünist bir rejimle yönetilmesine rağmen kendini dış dünyaya açması ve yatırımcıları kendine çekmesi Çin’in ekonomik anlamda bu kadar hızlı büyümesinin anahtarıdır. Bu sisteme, 2008 Krizi sonrasında Carl Walter Fraser Howie’nin “Red Kapitalism” adlı kitabıyla ortaya çıkan “kızıl kapitalizm” de denmektedir. Tüm bu gelişmeler sonucunda dünya ticareti, Atlantik’ten Pasifik ve Hint Okyanusu’na kaymıştır. Bu durum Çin’in dünyadaki başat, küresel aktörlerden biri haline gelmesine yol açmıştır. Dünya’da güç merkezleri asırlar boyunca yer değiştirmiştir. İlk çağlarda Roma’da bulunan güç merkezi Bizans İmparatorluğu’na akabinde Osmanlı İmparatorluğu’na kaymış, Birinci Dünya Savaşı sonrası İngiltere’de ve II.Dünya Savaşı sonrasında ise ABD’de konumlanmıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve SSCB’nin yıkılışıyla ABD, dünyadaki mutlak güç merkezi haline gelmiştir. Çin’in 40 sene önce yapmış olduğu reformlar ve atılımların meyvesi bugün gözle görülür bir biçimdedir. Bir müddet ABD’de konumlanan güç merkezi öyle görülüyor ki yavaş yavaş Asya’ya kaymaktadır. Özellikle 2008 sonrası bu durum açıkça görülmektedir. Doğu’dan yükselen “Kızıl Ejderha” nın potansiyelinin farkına varan Trump yönetiminin başlatmış olduğu “Ticaret Savaşları”, bu güç kaymasının önüne geçmek için atılan adımlardan biridir. Nitekim Çin örneği, ABD veya İngiltere örneğinde olduğu gibi ekonomik ve askeri bir hegemonyadan ziyade sadece ekonomik bir hegemonya olarak karşımıza çıkmaktadır. Çin’in ekonomik anlamda küresel bir aktör olduğu söylenebilir. Bu bağlamda, küresel siyasetteki ekonomik hegemonyasını pekiştirmek ve nüfuz alanını genişletmek ve güçlendirmek için Çin hükümeti çeşitli projeleri hayata geçirme yoluna gitmiştir.

Bir Kuşak Bir Yol Projesi

Bu projeler içerisinde en büyük ve mali açıdan en masraflı olan projesi “Bir Kuşak Bir Yol” projesidir. Kısaca günümüzün modern “İpek Yolu” olma amacını taşıyan ve karayolu ve deniz yolu olmak üzere iki kısmı olan bu projeyle Çin, Afrika ve Avrupa’ya olan ticaretini kolaylaştırmak ve ticaret hacmini artırmayı amaçlamaktadır. Bu proje kapsamında Çin, önemli ticaret yolları üzerindeki ülkelerin limanlarını satın almakta veya kiralamaktadır. Akdeniz Havzası da bu projeden payına düşeni almıştır. Çin’in Akdeniz’deki özellikle Doğu Akdeniz’deki varlığı liman yatırımları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda Çin, Akdeniz’e kıyısı olan ülkelere çeşitli yatırımlar yapmayı planlamaktadır. Bu yatırımlardan en dikkat çekeni ise Yunanistan’daki Pire Limanı’dır. 2016 yılında Çinli şirket Cosco Group, Yunanistan’ın en büyük limanı olan Pire Limanı’nın yüzde 51’lik hissesini satın almış ve zorunlu yatırımlar sonrasında da yüzde 16’lık kısmını daha satın alarak 2052 yılında kadar limanın yüzde 66’lık hissesinin sahibi olacaktır [6].

Çin’den gelecek milyonlarca dolarlık yatırım halihazırda ekonomik zorluklarla boğuşan Yunanistan’ın nefes almasına katkı sağlamıştır. Bu limana yapılacak dev yatırımlarla Çin,  Pire Limanı’nı Akdeniz’in en büyük limanlarından biri haline getirmeyi amaçladığını da vurgulamaktadır. Fakat planlanan bu inşaatlar, bölge halkının ve yerel yönetimlerin tepkisini çekmektedir. Bu da Çin için kısa vadede bir sorun teşkil edecektir. İtalya ile Trieste Limanı için de görüşen Çin, ABD veya AB baskısı nedeniyle görüşmelerden olumsuz sonuç alınması halinde Pire Limanı, Çin için Avrupa’ya açılan bir kapı görevi görecektir. Pire Limanı, Avrupa ile olan ticaretini kolaylaştırıp İpek Yolu’nu kısaltmasının yanı sıra Çin’in Akdeniz’deki varlığının ana odağı ve en büyük temsilcisi olacaktır.

Kumport Limanı

Çin, Kuşak- Yol Projesi kapsamında Türkiye’ye de çeşitli yatırımlar da bulunmuştur. Marmaray ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve bunların Kuşak Yol Projesi’ne entegre edilmesinin yanı sıra Cosco liderliğindeki bir Çin konsorsiyumu aracılığıyla İstanbul Ambarlı’da bulunan Kumport Limanı’nın da çoğunluk hissesine sahiptir.  Bu yatırım bir nevi Pire’nin destekçisi konumunda bulunmaktadır [7]. Türkiye jeopolitik konumu sebebiyle Çin-Avrupa ticaretinde kilit bir rol oynamakta, bu nedenle Çin, Türkiye’deki demiryolları yatırımlarına  destek vermenin yanı sıra Türk limanlarıyla da ilgilenmektedir. Yakın gelecekte Türkiye’deki liman ve demiryollarına Çin yatırımlarının artarak devam etmesi beklenmektedir.  Fakat Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan gerilimi bu yatırım sürecine engel olarak görülmektedir. Belki de muhtemel Çin yatırımları Ankara’nın AB ile olan ilişkilerini tekrardan iyileştirme yoluna gitmesinin ve yeni bir sayfa açmak istemesinin arka planında yer alan faktörlerden biri olabilir. Çin, Doğu Akdeniz’deki diğer önemli yatırımı ise İsrail’e yapmıştır. Hayfa Limanı için anlaşan Çin, 2021 yılından ititbaren 25 yıllığına bu limanı kiralamıştır. Hayfa Limanı, Pire Limanı’nın aksine askeri açıdan önemli bir üs görevi görmektedir. ABD’nin 6. Filosuna ev sahipliği yapan bu limanın Çin yönetimine verilmesi doğal olarak ABD tarafından tepkiyle karşılanmıştır.

Hatta Hayfa’nın ardında Ashod Limanı için de anlaşmaya varılmış fakat ABD’nin baskısı nedeniyle Tel Aviv, Çin ile yapılan bu anlaşmayı gözden geçirmeye karar vermiştir [8]. Liman yatırımlarının yanı sıra Çin, altyapı yatırımları yapmak içinde görüşmeler gerçekleştirmektedir. Bu kapsamda İsrail’e ek olarak Güney Kıbrıs ile de altyapı alanında yatırım yapmak için görüşmekte böylece Kıbrıs Adası’nda da varlık göstermeyi amaçlamaktadır. Çin’in Ortadoğu ve Akdeniz havzası ülkeleri ile ilişkilerinde izlediği strateji genel olarak “ekonomi temelli bir yumuşak güç girişimi” ifadesiyle özetlenebilir [9]. Çin, Kuşak- Yol Projesi aracılığıyla küresel politikadaki gücünü artırmayı hedeflemiş, projenin Akdeniz ayağı kapsamında da çeşitli ülkelerde yatırımlarda bulunarak ABD, Rusya gibi ülkelere ek olarak kendisi de Doğu Akdeniz’de varlık göstermeye başlamıştır.

Hayfa Limanı

Diğer ülkelerin aksine Çin bu havzada bir tüccar rolüyle, ekonomik olarak varlık göstermektedir. Bu gelişmelere baktığımızda Çin, sahada görünür bir aktör olmamasına rağmen  Akdeniz’i çevreleyen bir ekonomi stratejisi izlemektedir [10]. Böylece Kıta Avrupası’nı güneyinden ve güneydoğusundan çevrelemektedir.

Çin’in ayrıca Akdeniz ülkelerine yapmış olduğu veya yakın gelecekte yapmayı planladığı yatırımlarıyla, dünyanın diğer ucunda kendisine yeni müttefikler bulduğu söylenebilir. Ticaret yolları güvenliklerinin sağlanması zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. Akdeniz ve çevresine milyarlarca dolarlık yatırım yapan Çin’in bu yatırımlarının getirisini garantilemek maksadıyla güvenlik amaçlı bir dizi oluşumlara da gidebilir. Bu bağlamda Çin’in önümüzdeki dönemlerde ekonomik gücünün yanı sıra askeri unsurlarıyla da Akdeniz ve çevresindeki Kızıldeniz, Aden Körfezi gibi yerlerde yer alabilme ihtimali vardır.

Çin, sadece ticari girişimlerle girmiş olduğu bölgelere yakın gelecekte güvenlik bahanesiyle askeri unsurlar da konuşlandırmak isteyebilir. Bunun sonucunda da günümüzde sadece Cibuti’de sembolik olarak bulunan Çin üssüne ek olarak gelecekte çeşitli ülkelerin de Çin üslerine ev sahipliği yapabilme ihtimali bulunmaktadır. Buna paralel olarak da deniz gücünü artırma yoluna gidecektir.

Hüseyin Anıl Kaya 

Stratejik Ortak Misafir Yazarı 

[irp posts=”24833″ name=”‘Ekonomik Güç’ Çin Afrika’da Ne Yapıyor?”]

KAYNAK

Dipnotlar

[1] Tuba Çınar, “Süveyş Kanalı: Büyük Güçlerin Çatışma Alanı,” Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi  Altıncı Uluslar Arası Orta Doğu Semineri (2012), 401.

[2] Recep Yorulmaz, “Sıcak Gündem: Doğu Akdeniz,” Ortadoğu Analiz 10(88), Temmuz-Ağustos 2019, s.80.

[3] Cihat Yaycı, “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Paylaşılması Sorunu ve Türkiye,” Bilge Strateji 4(6), Bahar 2012, s. 11.

[4] Yıldırım Deniz, “Çin’in ekonomik dönüşümü ve Üçüncü Dünya,” Barış Araştırmaları ve Çatışma Çözümleri Dergisi, 2(2), (2019), s. 68.

[5] Salih Ünal, “Kızıl kapitalizm!,” Independent Türkçe, Nisan 5, 2020, Erişim tarihi: 17 Şubat 2021, https://www.indyturk.com/node/158611/t%C3%BCrkiyeden-sesler/k%C4%B1z%C4%B1l-kapitalizm .

[6] “Yunanistan’ın en büyük limanı Pire, resmen Çinlilerin,” Sputnik, Nisan 8, 2016, Erişim tarihi: 17 Şubat 2021, https://tr.sputniknews.com/avrupa/201604081022043640-yunanistan-pire-limani-cin/ .

[7] “Çin’in küresel ticarette deniz hamlesi,” Dünya Gazetesi, Mart 20, 2018, Erişim tarihi: 17 Şubat 2021, https://www.dunya.com/dunya/cinin-kuresel-ticarette-deniz-hamlesi-haberi-408032 .

[8] Mehmet Cem Demirci, “Kıbrıs ve Doğu Akdeniz üzerinde hegemonya mücadelesi,” Euronews, Mayıs 5, 2019, Erişim tarihi: 17 Şubat 2021, https://tr.euronews.com/2019/05/05/kibris-ve-dogu-akdeniz-uzerinde-hegemonya-mucadelesi-dogu-akdenizde-neler-oluyor .

[9] Yunus Emre Koç, “Çin’in Akdeniz’deki Varlığı: Liman Yatırımları ve Deniz Tatbikatları,” Kriter Dergi, Şubat 2020, Erişim tarihi: 17 Şubat 2021, https://kriterdergi.com/dis-politika/cinin-akdenizdeki-varligi-liman-yatirimlari-ve-deniz-tatbikatlari .

[10] Yunus Emre Koç, “Çin’in Akdeniz’deki Varlığı: Liman Yatırımları ve Deniz Tatbikatları.”

Kaynaklar

Deniz, Y. (2014). Çin’in ekonomik dönüşümü ve Üçüncü Dünya. Barış Araştırmaları ve Çatışma Çözümleri Dergisi, 2(2), 64-80.

Yorulmaz, R. (2019). Sıcak Gündem: Doğu Akdeniz. Ortadoğu Analiz Dergisi, 10(88), 80-83.

ÇINAR, T. (2012) SÜVEYŞ KANALI: BÜYÜK GÜÇLERİN ÇATIŞMA ALANI. Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Altıncı Uluslar Arası Orta Doğu Semineri. 393-414.

Yaycı, Cihat. Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Paylaşılması Sorunu ve Türkiye. Bilge Strateji 4(6). Bahar 2012.

İKİZ, A. (2019). TEK KUŞAK TEK YOL PROJESİ VE TÜRKİYE’YE OLASI ETKİLERİ. Electronic Journal of Social Sciences, 18(72).

Koç, Yunus Emre. “Çin’in Akdeniz’deki Varlığı: Liman Yatırımları ve Deniz Tatbikatları.” Kriter Dergi. Şubat 2020. Erişim tarihi: 17 Şubat

2021. https://kriterdergi.com/dis-politika/cinin-akdenizdeki-varligi-liman-yatirimlari-ve-deniz-tatbikatlari .

Sputnik. “Yunanistan’ın en büyük limanı Pire, resmen Çinlilerin.” Nisan 8, 2016. Erişim tarihi: 17 Şubat 2021. https://tr.sputniknews.com/avrupa/201604081022043640-yunanistan-pire-limani-cin/ .

Ünal, Salih. “Kızıl Kapitalizm!” Independent Türkçe. Nisan 5, 2020. Erişim tarihi: 17 Şubat 2021. https://www.indyturk.com/node/158611/t%C3%BCrkiyeden-sesler/k%C4%B1z%C4%B1l-kapitalizm .

Demirci, Mehmet Cem. “Kıbrıs ve Doğu Akdeniz üzerinde hegemonya mücadelesi.” Euronews. Son güncelleme: 5 Mayıs 2019. https://tr.euronews.com/2019/05/05/kibris-ve-dogu-akdeniz-uzerinde-hegemonya-mucadelesi-dogu-akdenizde-neler-oluyor .

Dünya Gazetesi. “Çin’in küresel ticarette deniz hamlesi.” Son güncelleme: 2 Şubat 2021. https://www.dunya.com/dunya/cinin-kuresel-ticarette-deniz-hamlesi-haberi-408032 .

Utikad. “HAYFA LİMANI’NI 2021’DEN İTİBAREN ÇİN İŞLETECEK.” Aralık 17, 2019. Erişim tarihi: 17 Şubat 2021. https://www.utikad.org.tr/Detay/Sektor-Haberleri/26685/-hayfa-limani-ni-2021-den-itibaren-cin-isletecek.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz