II. Dünya Savaşına Çeyrek Kala: Lebendsraum Politikası, Anschluss ve Südet Krizi

1066

1918 – 1933 Tarihleri Arası Almanya

İmparatorluğun Çöküşünden Nazi İktidarına I. Dünya Savaşı’nın ardından Versay Barış Antlaşmasını imzalayan Alman İmparatorluğu, kelimenin tam anlamı ile ölüm fermanını imzalamış oldu. Versay’ın ekonomik ve sosyal ağır şartları, ülkeyi adeta yıkıma götüren sebepler oldu. Antlaşmanın imzalanması ve savaşın bitiminden henüz birkaç ay geçmesine rağmen Almanya’da iç karışıklıklar patlak verdi. Bir tarafta demokratlar, bir tarafta da komünistler bulunurken son Alman imparatorlu II. Wilhelm halen ülkesinin iktidarındaydı. 1918–1919 Alman Devrimi ya da Kasım Devrimi olarak adlandırılan süreç içerisinde Friedrich Ebert önderliğinde Almanya monarşiden demokrasiye geçerek Alman İmparatorluğu resmen son bularak Weimar Cumhuriyeti kurulmuş oldu. Ayrıca bu süreç içerisinde İngiltere ve Fransa destekli Alman demokratları, komünist isyanları ve propagandaları da bastırdı. Kurulan cumhuriyet ile demokrat kabine, iç karışıklıkları ve ekonomik hayatı olumlu yönde etkilemeye çalışsa da çoğunlukla başarısız oldular. Çünkü Versay Antlaşmasının şartlarının ağır olması bir yana, 4 yıllık büyük bir savaşı atlatan Almanların ülkeyi kalkındıracak yeterli kaynağı, sanayisi ve işgücü de yoktu. Özellikle 1923’te yaşanan hiper enflasyon döneminde yaklaşık olarak %29500 seviyesine yaklaşan enflasyon oranı, günlük %20,9’luk bir orana denk geliyordu ve ülkede fiyatlar her 3.7 günde ikiye katlanıyordu. Ekonomik sorunların yanı sıra iç politikada da karmaşıklık içinde olan Almanya’da demokratik ve özgürlükçü rejimler günden güne güç kaybederken totaliter rejimler (nasyonal sosyalizm ve komünizm) her gün yükselmeye devam ediyordu. 1932’e gelindiğinde Almanya’da seçim zamanıydı. Adaylar 1925’ten beri cumhurbaşkanlığı makamında bulunan bağımsız aday Mareşal Paul von Hindenburg, Almanya Komünist Partisi’nin adayı Ernst Thälmann, Alman Ulusal Halk Partisi’nin adayı Theodor Duesterberg ve Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin adayı Adolf Hitler idi. Bu seçimlerden Hindenburg zaferle ayrılarak cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmaya devam ederken Adolf Hitler ise seçimlerde ikinci oldu. 1933’e gelindiğinde komünistlerin bir genel grevle tüm ekonomiyi işlemez hale getirerek bir “devrimci durum” yaratacakları ya da ülkede iç savaş çıkacağı konusundaki endişeler o derece derinleşmişti ki, Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg Hitler’i, Katolik Merkez Partisi ile koalisyon kurarak istikrarlı bir hükûmet teşekkül ettireceği umuduyla şansölye (başbakan) olarak atadı.
Ancak Katolik Merkez Partisi ile bir anlaşma sağlanamadı. Buna karşın medya patronu Alfred Hugenberg’in liderlik ettiği Alman Ulusal Halk Partisinin (DNVP) desteğini alan Hitler, bu partiyle koalisyon kurdu. Birkaç ay sonra Alman meclisi Reichstag’da çıkan şaibeli yangının suçu komünistlere kalınca Adolf Hitler’in baskıları sonucu Hindenburg, başta Almanya Komünist Partisi olmak üzere birçok partiyi kapattı ve milletvekillerini tutuklattı. Artık tüm güç bağımsız cumhurbaşkanı Hindenburg ve Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi lideri Adolf Hitler’deydi. 1934’te Hindenburg’un ölümü üzerinde Hitler, cumhurbaşkanlığı ve şansölye makamlarını birleştirerek “Führer und Reichskanzler” unvanını kullanarak bu makama kendisini getirdi. Böylelikle Weimar Cumhuriyeti son bularak günümüzde Nazi Almanyası olarak adlandırdığımız dönem başladı.
[irp posts=”11980″ name=”Halk Toplumunun Doğuşu: Almanya’da Nazizim ve Nazi İktidarı”]

Lebensraum (Yaşam Alanı) Politikası

Almanya’da 30 Ocak 1933 tarihinde Adolf Hitler liderliğindeki Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin iktidara gelmesiyle birlikte siyasî karışıklıklarla ve Versay Antlaşması’nın getirdiği askerî ve ekonomik sınırlamalarla geçen Weimar Cumhuriyeti Dönemi sona ermiş oldu. Hitler, iktidara geldiği ilk zamanlardan itibaren, Versay’ın Almanya’ya dayattığı tüm kısıtlamaları ihlal ederek pek çok değişiklik yaptı. Ekonomik düzen sağlandı, işsizlik azaltıldı, sadece sınırlı sayıda askeri teçhizat üretimine izin verilen eski ordu terhis edilerek yerine tam teçhizatlı, döneminin en moderni sayılabilecek çok güçlü bir ordu kuruldu. Hitler, ülke içindeki sıkıntıların giderilmesinden sonra, yıllar önce Landsberg Hapishanesi’nde yazdığı Kavgam kitabında belirttiği bir diğer mesele olan “Lebensraum” konusu için faaliyete başladı.
Hitler’e göre komşu devletler sınırları içinde yaşayan soydaşların yeniden Almanya’ya bağlanması gerekiyordu. Almanlar için “yaşan alanı” olacak bu proje aslında II. Dünya Savaşı öncesi ve sırası Almanya genişlemesinin sebebidir. Yani Hitler’in bütün politik, askeri ve ekonomi faaliyetlerinin sebebi üstün ırk olarak gördüğü Almanlar için Lebensraum, yani yaşam alanı, oluşturma çabasıdır.

Anschluss (Avusturya’nın İlhakı)

Hitler’in iktidarı ele geçirmesinden henüz beş sene geçmesine rağmen 1938’de ilk Lebensraum adımını attı. Gözünü doğduğu Alman toprağı Avusturya’ya diken Hitler, ilk adımını Avusturya Nasyonal Sosyalist Partisini desteklemekle attı. Fakat bu destek sadece partiyi maddi açıdan fonlamak değil, Avusturya Şansölyesi Kurt Schuschnigg’e iktidarı Nazi partisine devretmesi için baskı yapmaktı. Şansölye Schuschnigg, bağımsızlığı korumak ümidiyle son bir hamle yaparak Almanya’yla birleşme ya da bağımsızlık üzerine 10 Nisan 1938’de bir referandum yapmaya karar verir. Bu hamle üzerine Hitler destekli Avusturya Nasyonal Sosyalist Partisi 11 Mart 1938’de Schuschnigg’e darbe yaparak iktidarı ele geçirdi ve bu olay üzerine Almanya ordusu rahatça Avusturya’ya girdi. Avusturya halkı ise Alman ordusuna karşı koymak yerine sevinç gösterileri ile ırkdaşlarını karşıladı. Birkaç gün sonra yapılacak referandumda Avusturya’nın Almanya’ya ilhakı ezici çoğunlukla kabul edilince Anschluss başarıyla gerçekleşmiş oldu.
Referandum pusulasında evet ve hayır seçeneklerinin boyutu ve konumu, oylamanın açık şekilde yapılması, oylama yerlerinde SS subaylarının bulunması seçimin ne kadar adil şekilde yapıldığını göstermektedir. Uluslararası diplomaside ise ilhaka karşı tepkiler hafif kaldı. Hatta Birleşik Krallık’ta yayınlanan The Times 200 yıl önce de İskoçya’nın İngiltere’ye katıldığını anımsatarak abartılacak bir durum olmadığı yorumunda bulundu. Birleşik Krallık Hükümeti ise sadece diplomatik protestoyla yetindi.

Südet Krizi (Mayıs Krizi)

Südetler; Bohemya ile Almanya arasında kalan, Bohemya’yı adeta dıştan saran bölgeye verilen isimdir. Avusturya gibi çoğunluğu Alman olan bu bölge Hitler’in Lebensraum politikasının elbette bir parçasıydı. Südet bölgesinde yaşayan bu Almanların Çekoslovakya hükümeti ile arası iyi değildi.
Saint-Germain Antlaşması ile Çekoslovakya topraklarına katılmış olan bölgedeki 3 milyon dolayındaki Almanca konuşan nüfus, savaşta Almanya’yı desteklerken Çekler İtilaf Devletleri’nden yana olmuşlardır. Dahası, SSCB’nin Ekim Devrimi’nden sonra savaş esirlerini serbest bırakmasıyla oluşturulan Çek ordusu, Almanya’nın müttefiki Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na karşı savaşmıştı. Ayrıca, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı sırasında Alman nüfusun yaygın olduğu sanayileşmiş bölgelerde yaşanan çöküntü, Almanca konuşan nüfusta yönetime karşı hoşnutsuzluklara, giderek tırmanan bir gerginliğe yol açmıştı. Hitler’in iktidara geldiği yıl olan 1933 yılı Çekoslovakya’da Südet Alman Partisi’nin kurulduğu yıldır. Parti, Konrad Henlein adında bir Nazi sempatizanı tarafından kurulmuştu ve sonuna kadar onun başkanlığında kaldı. 1935 yılının Mayıs ayındaki parlamento seçimlerinde Südet bölgesindeki Almanca konuşan nüfusun üçte ikisinin oyunu alan parti, Çekoslovakya’nın ikinci büyük partisi haline gelmiştir. 28 Mart 1938 tarihinde, Avusturya’nın ilhakından iki hafta sonra, Henlein Hitler’le bir görüşme yapmış. ve Hitler’in izleyeceği politika konusunda bilgilendirilmiştir. İzlenecek politika gereği Almanya, Çekoslovakya Hükümetinden kabul edemeyeceği taleplerde bulunacak ve reddedilmesinin ardından Südet bölgesi üzerinde casus belli, yani savaş nedeni, elde edecekti. Bütün dünyanın ortak korkusu Almanya hükümetinin ve Südet Alman Partisi’nin ortak talepleri sonucu başlayan krizin giderek yeni bir Dünya Savaşına dönüşmesiydi. Çünkü Almanya’nın bu emperyalist tavrına karşı koymak isteyen Birleşik Krallık, Fransa ve Sovyetler Çekoslovakya’nın toprak bütünlüğünü garanti ediyordu. Hitler’in, Çekoslovakya’ya askeri bir müdahalede bulunmayı düşünmediğini açıklaması üzerine Mayıs 1938 ayı sonunda durum yatışmıştır. Ancak, Südet Alman Partisi ile Çek hükûmeti arasında süren görüşmeler ve bölgede zaman zaman tekrarlanan silahlı çatışmalar, tansiyonu yüksek tutmaya devam etmiştir. Nazi Partisinin 6 Eylül’de başlayan ve 12 Eylül’de bitecek olan Nürnberg’deki parti kongresinin sonunda Hitler’in yapacağı konuşma önemliydi. Hitler bu konuşmasında Çek hükümeti Südet Almanlarına karşı “adil” davranmadığı takdirde Almanya’nın bunu sağlamak zorunda kalacağını belirtmesi, Südet bölgesinde ayaklanmalara neden oldu. Çek hükûmeti bölgeye asker göndermek ve sıkıyönetim ilan etmek zorunda kalmıştır.

Münih Antlaşması

13 Eylül 1938 gecesi İngiliz başbakanı Neville Chamberlain, Hitler’e Südet Krizini görüşmek için Almanya’da kendisini kabul etmesini isteyen bir mesaj göndermiştir. Chamberlain, 15 Eylül 1938 tarihinde Almanya’da Hitler’le görüştü. Chamberlain, kendi hükümetine ve Fransa’ya danışmak üzere ülkesine dönerken Hitler’den, askeri bir girişimde bulunmamak üzere garanti istemiştir. Hitler’in bu talebi kabul etmesi üzerine İngiltere’ye dönen Chamberlain, burada Fransa başbakanı Édouard Daladier ve dışişleri bakanı Georges Bonnet ile 18 Eylül 1938 günü görüştü.
Bu görüşmelerde, nüfusun yüzde 50’den fazla olduğu toprakların Almanya’ya verilmesi kararına varmışlardır. Ayrıca yeni sınırların güvencesi için uluslararası bir garantiye katılacakları kararını aldılar. İngiliz ve Fransız hükümetleri 19 Eylül 1938 günü Çek hükûmetine, Südet Bölgesi’nin Almanya’ya verilmesi konusunda kararlarını bildirmişlerdir. 20 Eylül’de Çek hükûmeti bu teklifi reddetmiştir. Ertesi gün, İngiliz ve Fransız hükümetleri, Çek Cumhurbaşkanı Edvard Beneš’e, Almanya’nın Çekoslovakya’ya saldırması durumunda müdahale etmeyeceklerini bildirerek Çekoslovakya’yı bu tavize zorladılar. 21 Eylül 1938 de Çek hükümeti çaresiz öneriyi kabul edip istifa etti. Tüm bu gelişmelerin ardından 29 Eylül 1938 günü Münih’te buluşan Adolf Hitler, Neville Chamberlain, Édouard Daladier ve Benito Mussolini Münih Anlaşmasını karara bağladılar. Çekoslovakya hükûmeti anlaşmaya uymayı kabul etti. Anlaşma Südetlerin kontrolünü 10 Ekim 1938’den itibaren Almanya’ya veriyordu.

I. Viyana Hediyesi: Çekoslovakya’nın Sonu

Südet Bölgesi’nin Almanya’ya verilmesi ile her şey bitmiş değildi. Zayıflayan ve uluslararası mecrada yalnızlaşan Çekoslovakya’nın paylaşılması konusunda Polonya ve Macaristan da talepte bulunmuştur. 21 Eylül 1938 tarihinde Polonya hükümeti, Çekoslovakya’nın Teschen bölgesinde plebisit yapılmasını Çek hükümetinden ister ve sınıra asker sevk eder.
Ertesi gün Macaristan aynı talebi Çek hükûmetine iletmiştir. Münih Antlaşmasının imzalanmasının ardından Macaristan ve Polonya diplomatik baskıyı arttırdı. Almanya ve İtalya’nın hakemliğinde Çekoslovakya, Kasım 1938’de Güney Slovakya’yı ve Mart 1939’da Güney Altkarpatya’yı (bugünkü Ukrayna’da) Macaristan’a verdi. Ayrıca Ekim 1938’de Polonya’ya Çekoslovakya Hükümetinden referandum talep ettiği Teschen Bölgesi verildi. Kalan Çekoslovakya toprakları ise Alman Hükümeti’nin baskıları sonucu ikiye bölünerek Almanya’ya bağlı Slovakya Devleti oluşturuldu, kalan Bohemya toprakları ise Almanya’ya ilhak edildi.

II. Viyana Hediyesi: Macaristan’ın Kuzey Transilvanya’yı Alması

II. Dünya Savaşı devam ederken Hitler’in Lebensraum projesini ilgilendirmeyen fakat Almanya’nın ittifakı Macaristan’ın talepleri sonucu 1940’ta Almanya ve İtalya’nın hakemliğinde yeniden hediye verildi. Trianon Antlaşması ile gücünü ve topraklarını kaybeden Macaristan’ın yeniden güç kazanması için hazırlanan bu hediye, Macaristan’ın Kuzey Transilvanya’yı topraklarına katması ile sonuçlandı. Alman halkını ve Lebensraum projesini ilgilendirmeyen bu hediye, Viyana ödüllerinin sonuncusu olmuştur.

KAYNAK

Kavgam, Adolf Hitler, Panama Yayınları, Ankara, Temmuz 2016

http://www.dhm.de/lemo/html/biografien/HindenburgPaul/index.html

http://libcom.org/library/reichstag-fire-dutch-communism

https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/tarihin-gordugu-en-yuksek-enflasyonlar-28982181#:~:text=Almanya%27nın%20Weimar%20Cumhuriyeti%20döneminin,her%203.7%20günde%20ikiye%20katlanıyordu

https://www.britannica.com/event/Anschluss

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz