Emmanuel Macron’un Libya ve Suriye Politikası

911
Emmanuel Macron 27 Aralık 1977 tarihinde doktor bir anne ve nöroloji profesörü bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Lise eğitimini bir Katolik lisesinde alan Macron, üniversite eğitimini ise Paris-Nanterre Üniversitesi’nde felsefe okuyarak tamamladı. Ardından felsefe alanında yüksek lisans yaparak ülkenin önde gelen okullarında siyaset ve bürokrasi eğitimi aldı. Fransa’nın Nijerya büyükelçiliğinde de çalışan Macron, bu süre zarfında Fransa’nın eski başbakanlarından Michel Rocard ile tanıştı ve Rocard’ın siyasi düşüncelerinden etkilendi. Rocard sayesinde siyasiler ve bürokratlarla iyi ilişkiler kuran Macron, çevrisini ve dolayısıyla yaşamını derinden etkileyecek ilişkilerin temellerini atmış oldu. Macron’un Jacques Attali ile tanışması hayatının dönüm noktası olmuştur. Jacques Attali, Cezayir’in bağımsızlığını kazanmasının ardından Cezayir’den Fransa’ya göç eden bir Yahudi’dir. Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın on yıl süreyle danışmanlığını yapan Attali aynı zamanda ünlü bir ekonomist ve Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankasının başkanlığı görevini yürütmüştür [1]. Macron, Attali aracılığıyla Rotschild iş bankasında çalışmaya başladı ve buradaki kariyeri hızlı bir şekilde ivme kazanarak dikkatleri çekmeyi başardı. Bankadaki kariyeri dolayısıyla iş dünyası ile olan ilişkilerini genişletme fırsatı bulan Macron’un tanınırlığı da artmıştır. Macron, Attali aracılığıyla bu sefer dönemin Cumhurbaşkanı adayı Hollande ile tanıştı ve Hollande’nin ekonomik danışmanı olarak görevlendirildi.
Macron, 2012 yılında Hollande’nin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı görevine getirildi. 2014 yılında ise Ekonomi ve Sanayi Bakanı olan Macron hızlı ve önlenemez bir şekilde yükselmeye başlamıştı. Macron 2016 yılına ‘’Yürüyüş’’ adında yeni bir siyasi oluşum kurarak, bu oluşumu siyasi etkilerden arındırıp toplumun her kesimine hitap etmesini amaçlamıştır. Bu doğrultuda hükümetin mevcut kötü ekonomik gidişatının ‘’Yürüyüş’’ hareketine zarar vermemesi amacıyla hükümetteki görevinden istifa etmiştir [2]. Macron, 23 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Marine Le Pen ile ikinci tura kalmış ve 7 Mayıs 2017 tarihinde 2. tur Cumhurbaşkanlığı seçim sonucu neticesiyle Fransa’nın 8. Cumhurbaşkanı seçilmiştir [3].

Macron’un Libya Politikası 

Fransa, Hollande döneminde Libya’daki tarafların her ikisine gerek ekonomik gerekse mali anlamda destekte bulunmuştur. Fransa yürüttüğü Libya siyasetinde kendi içerisinde dahi çatlaklar oluşturmak suretiyle iç savaş ortamının derinleşmesine ve giderek kaygı veren boyutlara ulaşmasına neden olmuştur. Hollande döneminde Dışişleri Bakanının Serrac’ı, Savunma Bakanının ise Hafter’i desteklediği görülmüştür. Hollande döneminde bu tür destekler gizli yapılırken, Macron’un başa gelmesiyle Hafter’e yönelik destek açık bir şekilde yapılmaya başlanmıştır [4]. Fransa, Libya’daki gayrimeşru lider olan Halife Hafter’in yanında yer alıyor ve bu tercihinin neticesinde uluslararası toplum tarafından şiddetle eleştiriliyor. 2015 Suheyrat Anlaşması çerçevesinde BM tarafından tanınan El Serrac hükümetinin karşısında bulunan darbeci Hafter güçlerinin yanında yer alan Fransa, bölgedeki meşruiyetini ve varlığını bu kuvvete dayandırmakla başta BM, NATO VE AB olmak üzere uluslararası toplumun tepkisini çekmektedir [5]. Fransa, Libya’da izlediği politika ile başta Kuzey Afrika olmak üzere Doğu Akdeniz ve Basra Körfezine giden alandaki eski gücünü tekrar elde etmek istiyor. Libya’nın doğusundaki gücü elinde bulunduran Halife Hafter, ülkenin batısında bulunan meşru hükümete yönelik olarak başlattığı ‘’Öfke Volkanı Operasyonu’’ ile çeşitli katliamlara neden olmuş ve bu görüntüleri sosyal medya hesaplarından paylaşmışlardır. Ayrıca Hafter güçlerinin çekildiği bölgelerde ortaya çıkan toplu mezarlar, yaşanılan insanlık dışı uygulamalar hakkında bilgi vermektedir [6].
Libya’nın istikrarlı bir yapıya kavuşamamasının ve yaşanılan iç savaşın sona ermemesinin nedeni olarak, Fransa’nın Hafter güçlerine verdiği destek gösterilmektedir. Fransa, bölgede tek ve güçlü bir Libya’nın varlığının nüfuz alanını daraltacağını ve Kuzey Afrika’daki Fransa varlığı için tehdit oluşturacağını düşünmektedir. Fransa parçalı bir şekilde yönetilen ve bu parçalardan en az birisinin kendisine bağımlı olduğu bir Libya istemektedir. Bu hedef doğrultusunda BM tarafından tanınan meşru hükümet yerine darbeci Hafter yönetimini desteklemektedir. Ayrıca bölgede faaliyet gösteren ve Rusya lideri Putin’e yakınlığı ile bilinen paralı asker grubu Wagner ile birlikte hareket etmektedir. Bu durum NATO’nun birlik ve bütünlüğüne zarar verdiği gibi örgüte olan güvenin de sarsılmasına neden olmaktadır [7]. Fransa’nın Libya’da izlediği politika AB’nin bölgeye yönelik politikalarıyla da çelişmektedir. AB, ülkenin batısında bulunan Ulusal Mutabakat Hükümetini tanımaktadır. Buna karşılık AB’nin kurucu üyelerinden olan Fransa’nın Halife Hafter’i desteklemesi, birlik içerisinde ayrılık yaratmak suretiyle birliğin küresel etkisini önemli ölçüde azaltmaktadır. Libya üzerindeki menfaatlerini ve bölgeye yönelik stratejisini korumak isteyen Fransa, bölgedeki nüfuzunu kaybetme endişesi yaşamaktadır. Bu endişesini bertaraf etme amacıyla, demokratik değerlerle çelişmekten de çekinmemektedir [8].

Macron’un Suriye Politikası 

Fransa’nın Suriye’ye yönelik izlediği politikada önemli iki kırılma noktası vardır. Bunlardan ilki Esad yönetimi tarafından masum sivil halka yönelik olarak gerçekleştirilen kimyasal saldırı ve DAEŞ terör örgütünün Paris’te gerçekleştirdiği terör faaliyetleridir. Fransa, Suriye’de varlık gösteren terörist bir grubun ülkenin başkentinde bombalı saldırı gerçekleştirmesiyle Suriye sorunuyla daha fazla ilgilenmeye başlamıştır [9]. Fransa’nın Suriye’de izlediği politikalar temelde ABD ile paralellik göstermektedir. Suriye’deki iç savaşın henüz başlarında muhalif grupları destekleyen Fransa, DEAŞ’ın güçlenerek terör faaliyetlerinde bulunmasının ardından bölgedeki PYD/YPG/PKK güçlerini desteklemiştir.
Fransa bu doğrultuda bölgedeki Kürt gruplara destek vermekten çekinmemiştir, DAEŞ ile mücadele bahanesiyle ABD ile ortak politika yürüterek Suriye’nin kuzeyinde bir terörist oluşumun varlığı için çabalamaktadır. Ortadoğu siyasetinde daha fazla söz sahibi olmak isteyen Fransa’nın, gerek Suriye’de gerekse Libya’da terörist unsurları desteklemesi bölgedeki siyasi denklemlerin açıklanması açısından son derece önemlidir [10].

Sonuç Yerine 

Fransa lideri Emmanuel Macron, popülist söylem ve eylemlerine Ortadoğu coğrafyasında da devam etmektedir. Bu amaçla Libya’da BM’nin tanıdığı meşru hükümetin karşısında yer alan darbeci general Halife Hafter’i desteklemektedir. Macron’un bu politikası başta AB politikaları olmak üzere BM politikalarına da ters düşmektedir. Fransa, Libya’da bu şekilde davranarak Libya’nın bölünmesine ve bu bölünmüş yapının devamına neden olmaktadır. Bu politika AB’nin politikalarına tamamen ters düşmektedir. Fransa üyesi olduğu AB’nin tutarlı davranmasını engelleyerek birliğin etkisini önemli ölçüde kırmaktadır. Avrupa’ya yönelik, başta Suriye ve Libya’dan gelen mülteci akınının son bulmasını hedefleyen AB, bölgede istikrarın tekrar temin edilmesini amaçlamaktadır. Fransa’nın Suriye politikası tamamen ABD ekseninde gelişim gösterip hareket alanı elde etmektedir. Fransa, Suriye krizinin patlak verdiği ilk dönemde Esad’a karşı muhaliflerin yanında yer alarak, bölgeye tekrar istikrarın kazandırılmasına yönelik adımlar atmıştır. Fakat gittikçe güçlenen ve Fransa’da terörist faaliyetlerde bulunan DAEŞ tehdidine karşı PYD/YPG/PKK terör örgütünü desteklemekten geri durmamıştır. Bu doğrultuda açıktan ve gizliden PYD/YPG grubunu destekleyerek Türkiye’yi karşısına almaktan çekinmemiştir. Fransa, Türkiye’nin PYD/YPG terör örgütünü PKK’nın devamı olduğunu defalarca açıklamasına rağmen bu eli kanlı örgütten desteğini çekmemiş aksine Türkiye’yi DEAŞ’ın yanında yer almakla suçlamıştır. Fransa ABD ile birlikte Suriye’nin kuzeyinde PYD/YPG/PKK kontrolünde bir koridor oluşturup, içinde IKBY’nin de (Irak Kürt Bölgesel Yönetimi) bulunduğu bir Kürt devleti kurmayı amaçlamaktadır. Macron, Fransa’yı AB içerisinde lider ülke yapmaya yönelik politikalarına devam ederek eski sömürgeci mantığı ile hareket etmektedir. Bu doğrultuda bölgede kendisine en güçlü rakip olarak Türkiye’yi görmektedir. Söylem ve eylemlerinin odak noktasının Türkiye olmasının nedeni budur. Başta Libya, Suriye ve Doğu Akdeniz politikaları olmak üzere Türkiye’nin karşısında yer alacak yerel ve bölgesel her aktörü destekleyen Fransa bu yolla Türkiye’nin etkinliğini kırmayı hedeflemektedir.
[irp posts=”27901″ name=”‘AB Gerekirse Libya’da Askeri Tehdit Seçeneğini Kullanmalı'”]
[irp posts=”29231″ name=”Azerbaycan – Ermenistan Çatışması: Dağlık Karabağ Sorunu”]

KAYNAK

[1] https://www.ntv.com.tr/galeri/dunya/fransanin-yeni-cumhurbaskani-macron-oldu-emmanuel-
macron-kimdir,d1z8vtEElEmkKzAClCnz2A/9t3fDquqdk-Jmu3uspIXjA

[2] https://www.dw.com/tr/emmanuel-macron-kimdir/a-38741971

[3] https://www.biyografi.info/kisi/emmanuel-macron

[4] https://www.setav.org/perspektif-fransanin-libya-politikasi/

[5] https://www.aa.com.tr/tr/analiz/fransa-libyada-ekonomik-ve-jeopolitik-emellerini-darbeci-hafter-
ile-korumanin-pesinde/1895655

[6] https://www.facebook.com/Burkanly/

[7] https://ordaf.org/libya-krizi-ve-dogu-akdeniz-denkleminde-fransiz-politikalari/

[8] https://www.aa.com.tr/tr/analiz/fransanin-ikiyuzlu-stratejisi-libya-nin-siyasi-istikrarini-tehlikeye-
atiyor/1888248

[9] https://www.hurriyet.com.tr/gundem/suriyede-kimyasal-saldiri-iddiasi-1300-olu-24560670

[10] https://www.setav.org/analiz-fransanin-suriye-stratejisi/

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

2 YORUMLAR

  1. “Medeniyetler Çatışması”nı kışkırtan;
    din, mezhep ve ırk ayrımını körükleyen;
    terör örgütlerini destekleyen;
    insanlık düşmanı “Micron”u tarih affetmez..
    Bilgilendirici ve özlü makale için yazara teşekkür…

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz