Balkan Antantı (1934) ve Balkan Paktı (1953)

9486

İsimleri gibi kuruluş amaçları da aynı olan bu iki antlaşma, 20. yüzyıl içinde Balkan ülkelerinin istikrarını ve sınırlarını koruma amaçlarını güden iki antlaşma olarak karşımıza çıkıyor. Bu iki antlaşmayı iyi tanıyabilmek için öncelikle antlaşmalar hakkında genel bilgileri kavradıktan sonra dönemin şartlarını değerlendirerek antlaşmalar hakkında birtakım sorular sormamız gerekiyor.

Balkan Antantı (1934)

Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde belirlenen Türk dışişleri stratejisi komşu devletlerle ikili ilişkileri geliştirerek sınırları güvence altına almayı öngörüyordu. Bu amaç doğrultusunda batıdaki komşularımızla Balkan Antantı (1934), doğudaki komşularımızla Sadabat Paktı (1937) imzalandı. Bu antlaşmaların temel amacı, pakta üye ülkelerin herhangi birine karşı yapılacak saldırıda pakta üye olan tüm ülkelerin savunmadaki mevzubahis ülkeye yardım etmesi üzerine kuruludur.

Balkan Antantı Hangi Olaylar Sonucunda Kurulmuştur?

Antantın imzalandığı dönemi incelersek Balkan ülkelerinin istikrarını ve dünya barışını tehdit eden birden fazla unsurun olduğunu görebiliriz. Nasyonal sosyalistlerin Almanya’da iktidara gelişi, İtalya’nın Latince “mare nostrum” yani “bizim deniz” olarak nitelendirdiği Akdeniz etrafında yayılımcı politikaları ve Roma İmparatorluğunu diriltme düşüncesi, dönemin süper güç devletlerinin girdiği silahlanma yarışı Balkan devletlerinin kendini güvensiz hissetmelerinin sebepleri olarak göze batıyor. Bu sebeplerin sonucu olarak Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında 9 Şubat 1934 tarihinde Atina’da Balkan Antantı imzalandı. Böylelikle taraf devletler sınırlarını karşılıklı olarak güvence altına aldılar. II. Dünya Savaşı sonucunda dünya dengelerinin değişmesi üzerine Balkan Antantı da sürdürülebilirliğini kaybetti.

 

Bulgaristan ve Arnavutluk Neden Pakta Dahil Olmadılar?

Bu soruyu cevaplayabilmek için öncelikle Bulgaristan ve Arnavutluk’un o dönemki politikalarını ve dışişleri stratejilerini incelemek gerekiyor. Öncelikle Arnavutluk’tan başlayalım. I. Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletlerden olan İtalya’nın bölgedeki en büyük rakibi Avusturya-Macaristan İmparatorluğuydu. Savaş döneminde Arnavutluk toprakları birkaç defa bu iki ülke arasında el değiştirse de 1917 yılında İtalya bölgede hakimiyet kurarak Arnavutluk devletini kendi himayesi altına aldı. Bu himaye süreci 1920 yılına kadar devam etse de İtalya’nın Arnavutluk üzerindeki etkisi II. Dünya Savaşı’nın ortalarına kadar sürdü. Bu sebepledir ki Arnavutluk, İtalya’nın etkisinde kaldığı için İtalya aleyhine bir adım atamadılar. Bulgaristan ise II. Balkan Savaşlarında (1913) kaybettiği topraklar üzerinde hak iddia etmeyi sürdüğü için Balkan Antantına katılmak yerine İtalya ile iyi ilişkiler kurmayı tercih ettiler. Bulgar hükümeti her ne kadar yayılımcı bir politika izlese de 1938 yılında Selanik’te Balkan Antantı üyeleri ile iyi komşuluk ve içtenlikle ilişkilerini sürdürmek isteğini dile getiren bir anlaşma imzalanmıştır.

Balkan Paktı (1953)

Balkan Paktının amacı da Balkan Antantı ile hemen hemen aynı amacı gütmekteydi. 1934’te Balkan ülkelerinin güvenliğini tehdit eden başlıca ülke İtalya’yken tarihler 1953’e geldiğinde İtalya yerini Sovyetler Birliği ve komünizme bıraktı. II. Dünya Savaşının ardından Balkanlarda ve Doğu Avrupa’da komünizmi yayarak yayılımcı politika izleyen Sovyetler Birliği özellikle NATO ülkelerini tehdit ediyordu. Sovyet tehlikesinin önüne set çekmek için Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya SFC; Ankara’da bir araya gelerek Balkan Paktını imzaladı. Balkan Antantına katılan Romanya, onun haricinde Bulgaristan ve Arnavutluk gibi diğer Balkan devletleri ise o dönem sosyalist devletler olup Sovyetlerin etkisi altında oldukları için Balkan Paktına katılmamışlardır.

Yugoslavya Sosyalizmle Yönetilmesine Rağmen Neden Sovyetlere Karşı Balkan Paktına Katıldı?

Balkan Antantından tanıdığımız Yugoslavya krallık rejimi ile yönetilen çok uluslu bir devletti.    II. Dünya Savaşının sonlarında Yugoslavya’yı Alman işgalinden kurtaran Mareşal Josip Broz Tito öncülüğündeki sosyalist Yugoslav partizanlar savaşın ardından sosyalist ve federal Yugoslavya’yı ilan etti. Beklenilenin aksine iki sosyalist ülke olan Sovyetler Birliği ve Yugoslavya’nın arası hiç de iyi olmadı. Çünkü Sovyet lider Stalin, Yugoslavya’yı tamamen etkisi altına almak istemekteyken Yugoslav lider Tito ise Yugoslavya’nın tam bağımsızlığını savunuyordu. Bu anlaşmazlığın sonucu olarak Tito, Batı Bloğu ile yakın ilişkilere girerek Sovyetlerin etkisini kırmayı amaçladı. NATO’ya dahil olmayan Yugoslavya SFC, Sovyetlere karşı Balkanlardaki tutumunu güçlendirmek için balkanlardaki NATO ülkeleri Türkiye ve Yunanistan ile Balkan Paktını imzaladı.

Ozan Ali Çelik

Stratejik Ortak Misafir Yazar

KAYNAK

Nezir Özgen, Kronolojik Türkiye Tarihi, Venedik Yayınları, İzmir, 2018.

Ali Balcı, Türkiye Dış Politikası, Alfa Yayınları, İstanbul, 2017.

https://avalon.law.yale.edu/20th_century/eu001.asp

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz