Baran: Kıbrıs’ta Tek Devlet Düşüncesi Bir Hayal

562

Stratejik Ortak Akdeniz Editörü Doğan Atlı, hukukçu ve siyasetçi Avukat Latif Cem Baran ile “Doğu Akdeniz ve Mavi Vatan’ın Hukuki Meseleleri” üzerine bir röportaj gerçekleştirdi. Baran, Libya ile imzalanan anlaşmanın olumlu sonuçlarının olduğunu belirtirken, görevlendirme sonrası istifa eden Emekli Tümamiral Cihat Yaycı’nın bürokraside değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Kasım 2019’da Libya ve Türkiye arasında bir “Deniz Yetki Antlaşması” imzalandı. Sonrasında hem yerel uzmanlarca hem uluslararası uzmanlarca bu anlaşma hukuki veya gayri hukuki olarak nitelendirildi. Sizce bu anlaşma Türkiye’nin aleyhine mi yoksa lehine mi sonuçlar doğurdu?

Tabii ki Türkiye’nin lehine sonuçlar doğurmuştur. Türkiye’yi Akdeniz sahiline adeta hapsetme planlarına karşı atılmış bir adımdır. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını ve egemenlik haklarını koruma adına doğru ve yerinde bir antlaşmadır.

Bundan 46 yıl önce Türk Silahlı Kuvvetlerince “Kıbrıs Barış Harekatı” düzenlendi. Özellikle Yunanistan ve GKRY bu harekatı uluslararası anlaşmalara aykırı olarak nitelendiriyor ve bir işgal girişimi olduğunu söylüyor. Bu harekatı bir hukukçu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz ?

1964’te de benzer bir harekat gündeme gelmişti. Türkiye’nin gerçekleştirdiği bu harekat uluslararası anlaşmalara ve garantörlük hukukuna uygundur. Kıbrıs Barış Harekatı, Ada’da ki Türk soydaşlarımızı yaşanan vahim katliamlardan kurtarmak amacıyla gerçekleştirilmiştir.

Mısır Parlamentosu Sözcüsü Abdel Aal, “Mısır, Akdeniz karasularında bulunan doğal kaynaklar üzerinde tam bir egemenliğe sahip ve doğal kaynaklarına kimsenin yaklaşmasına izin vermeyecek” dedi. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ve Libya’da Mısır ile karşı karşıya gelmesi söz konusu mu?

Bu beyanatlar üstteki küçük bir grubun düşüncesi. Bu ve benzeri söylemler Mısır halkının iradesini yansıtmamaktadır. Çünkü; darbe ile iktidara gelmiş diktatör bir hükumet söz konusu ki yakın bir zamanda iktidarın değişme olasılığı mevcut.

Geçtiğimiz hafta ABD Dışişleri Bakanlığı, “ABD Kıbrıs’ta iki kesimli federal bir yapıyı desteklemeyi sürdürmektedir.” şeklinde bir açıklamada bulundu. Kıbrıs’ta tek devlet mümkün mü?

Türkiye, bu meselenin çözülmesi için gayretini ortaya koydu. Hatta Annan Planı ve benzeri süreçlerde biraz tavizkar tutum sergiledi. Ancak tek bir devlet düşüncesi bir hayal, mümkün değil. Önümüzdeki süreçte Hatay’da olduğu gibi KKTC, halk iradesiyle Türkiye’ye katılabilir

20 Temmuz 1936 tarihinde Türkiye’ye boğazlar üzerinde kontrol ve savaş gemilerinin geçişini düzenleme hakkı veren uluslararası Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Son zamanlarda gündeme gelen “Kanal İstanbul” projesi Montrö Sözleşmesini hukuki olarak askıya alabilir mi?

Kanal İstanbul projesinin ekolojik, tarımsal ve çevresel sonuçları haricinde oluşacak ada’nın askeri savunmasının nasıl olacağı ile ilgili soru işaretleri var. Montrö Boğazlar Sözleşmesini askıya alma olasılığının olduğunu düşünmüyorum.

Libya mutabakatının mimarı Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı geçtiğimiz aylarda önce Genelkurmay Başkanlığında görevlendirildi. Ardından şahsi tasarrufuyla bulunduğu görevden istifa etti. Yaycı’nın sivil bürokraside görev alması gerektiğini düşünüyor musunuz?

Olayı şahsileştirmemek gerek. Ancak Sn. Cumhurbaşkanı’nın bizzat adını zikrederek övdüğü değerli bir komutanımızın bürokraside de değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Maraş, Kıbrıs Barış Harekatı sonrası BM Güvenlik Konseyi’nin kararı ile yerleşime kapatılmıştı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay’ın, “Bugün Maraş hemen açılmalı” beyanı ile bu sorun tekrardan gündeme geldi. Maraş’ın BM kararına zıt bir şekilde açılmasının hukuki bir engeli var mı?

Maraş’ın açılmasının önünde hukuki bir engel yoktur. Hatta derhal açılmalıdır. Burada söz sahibi KKTC ve resmi garantör olarak Türkiye’dir. Siyasi sorunların bu şekilde devam etmesi halinde Hatay’da olduğu gibi Kıbrı halkının kararı ile KKTC Türkiye’ye katılabilir.

Dün İsrail parlamentosu Ocak ayında GKRY, Yunanistan ve İsrail hükümetince mutabık kalınan Eastmed projesini onayladı. Ancak Türkiye’nin Birleşmiş Milletlere bildirdiği Münhasır Ekonomik Bölgesinde böyle bir projenin uygulanmasının ne tür askeri veya hukuki sonuçları olur?

Batı Trakya sorunu başta olmak üzere, Girit ve 12 adalar meselesi ki Yunanistan Silahlı Kuvvetleri tarafından 12 adalar da uluslararası anlaşmalara aykırı olarak silahlandırma ve üs kurma durumu söz konusu. Bu tür siyasi adımlara karşı olarak bu meseleler gündeme getirilebilir.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz