Covid-19: Küresel Hükümet mi Şehir Devletleri mi?

898

Covid-19 ya da Corona, bilindiği gibi 2019’un Aralık ayında ilk defa Çin’in Wuhan kentinde görülmüştü. Virüs ilk görüldüğü günden bu yana Antarktika hariç tüm kıtalara yayılmış durumda. An itibariyle 20’nin üzerinde ülke sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bu sayının artacağı tahmin ediliyor. Dünya tarihi bu tip krizlerin ardından devlet sistemlerinin bazı radikal değişikliklere uğradığını gösteriyor. Antoine vebasının Roma’nın dağılmasını, Kara vebanın Avrupa’da Rönesans ve Reform hareketlerini hızlandırması gibi.

Her ne kadar Roma’nın bölünmesi ve Rönesans/Reform hareketlerini direkt olarak bu tür salgınlara bağlayamasak da tüm bu olaylar için etkili birer katalizör niteliği taşıdıkları yadsınamaz. Nitekim bu gün de gördüğümüz gibi 2008 krizinden sonra kendini toparlayamayan ve birkaç yıldır yeni bir büyük buhran tehdidi altındaki Amerikan ekonomisi salgın nedeniyle iyice düşüşe geçmiş durumda.  Bu durumda salgının devlet sistemleri üzerinde etkisinin olacağı da aşikar. Bilhassa küreselleşme-ulusalcılık akımları üzerinde.

Dünyada sokağa çıkma yasağı ilan eden ülkeler

Temellerini Pax-Romana’ya kadar götürebilsek de küreselleşme dediğimiz olgunun gelişmesi esasen 2. Dünya Savaşı ile başladı. NATO, Varşova Paktı ve bilhassa AB gibi örgütlenmeler globalleşme yolundaki en büyük adımlardır. Sovyetlerin dağılması ve ABD’nin ‘tek süper güç’ olarak dünya jandarmalığına başlaması, bilgisayar ve internet teknolojileri küreselleşmenin pik yaptığı noktalardı.

Fakat geldiğimiz noktada AB ülkeleri 1985’teki Schengen anlaşmasından beri ilk defa ulusal devlet sınırlarına tank ve askeri mühimmat yığıyor. Tekrar ediyorum ‘ulusal devlet sınırları’. AB içi Serbest Dolaşma sona ermiş durumda. Şüphesiz corona AB içerisindeki bu uyuşmazlığı tek başına ortaya çıkarmadı. Almanya, İtalya gibi AB’nin lokomotifi diyebileceğimiz ülkelerdeki aşırı sağın önümüzdeki 10 yıl içerisinde hükümete geleceği artık öngörülebiliyordu ve bu partiler AB konseyinin içişlerine müdahale etmesinden hiç mi hiç hazzetmiyorlar. Yani salgın yine ana aktör olmamakla beraber zaten öngörülen olayları öne çekme işlevini görüyor.

An itibariyle dünya üzerinde hiçbir uluslar üstü kurumun salgın konusunda başarılı bir sınav verdiği söylenemez. Bu durum devletlerin yüzüne kriz anında kendi başlarına olduklarını vurdu. NATO gibi askeri, BRICS gibi ekonomik örgütlenmeler bir yana, bundan on yıl önce Konfedere bir devlet hayali güden AB dahi dağılmanın eşiğine geldi. Fakat bu durumda sorulması gereken kritik soru, devlet-devlet ilişkilerinden ziyade birey-devlet ilişkilerinde. Zira totaliter Çin’in virüs karşısındaki başarısı insanların devletlerini daha fazla güç kullanması konusunda desteklemesine yol açtı. Ülkemizdeki sokağa çıkma yasağı ilan edilsin kampanyaları da bu minvalde değerlendirilebilir. Lakin hiçbir devlet doğal olarak böyle bir gücü eline aldıktan sonra bırakmak istemeyecektir. Bu durum pandemi dünya çapında totaliter rejimlere yol açar mı sorusunu da gündeme getirdi.

Dünyanın böyle bir yola girdiği artık görülebiliyor. Salgının yıl sonuna kadar devam etmesi durumunda bir çok devlet bu tip kararlar alacak/almak zorunda kalacak. Ancak daha garip bir durum ve daha büyük tehlike salgının ekonomik bir çöküşe yol açması. Yukarda bahsettiğimiz ABD’nin içinde bulunduğu kriz tehlikesi son zamanlarda bir çok ekonomist tarafından dillendirilmeye başlandı. 1929 buhranından daha büyük çöküş olacağı, hatta dolar sisteminin tehlikede olduğu uyarıları gerek Amerikan, gerek dünya basınında çokça yazılıyor. Bu tip bir kriz salgınla beraber dünya çapında kaosa yol açacaktır. Bunu kestirmek zor değil. İşte bu kaos ihtimali ulus devletler için tehlike arz eden kısım.

Günümüzde dünyada 193 adet ulus devlet bulunuyor. Dünyanın pek çok yerinde (ki bu skala İngiltere’den İspanya’ya Kongo ve Sudan’a kadar uzayan geniş bir skala) ulus devlet temelli krizler var. Ulus devletlerin varoluşsal temellerinin sarsılmasından korkmaları onları sınırları içinde bulunan farklı ırk ,din ,dil  farklılıklarının üzerinde titremelerine neden oluyor. Küreselleşmenin ulus devlet aleyhindeki yanını, sosyolog Daniel Bell’in ulusun artık büyük problemleri çözemeyecek kadar küçük, küçük problemleri çözemeyecek kadar büyük olduğu şeklindeki saptaması çok iyi anlatmaktadır.

Ama salgınla beraber ulus devletlerin önemi artmış, küresel örgütlenmelerin bireysel bazda insana ulaşmasının ulus devlettekinden daha zor olduğu anlaşılmış bulunmakta. Yani denebilir ki yakın zamanda insanların kabullenebileceği global bir üst kuruluş ihtimali ortadan kalkmış bulunuyor. Her ne kadar ulus devletler açısından küreselleşme tehlikesi azalsa da bu kez yeni bir sorun yavaş yavaş baş göstermekte. Şehir devletleri.

2016 ABD başkanlık seçimlerinin ardından Kaliforniya’da bir grup aktivist Kaliforniya eyaletinin ABD’den ayrılmasını eyalet gündemine taşıdı. Grubun öne çıkardığı maddelere göre eyalet dünyanın en büyük 6. ekonomisine sahip ve bu açıdan Fransa gibi bir G-7 üyesi devletin de önünde bulunuyor. 423.970 kilometrekare yüzölçümüne sahip olan California 39 milyon’un üzerindeki nüfusuyla da aralarında Polonya’nın da olduğu çok sayıda devletten daha büyük bir potansiyele sahip.

ABD’nin bir diğer eyaleti Teksas’da yapılan bir anket bağımsızlık isteyenlerin oranının %50’ye dayandığını söylüyor. Brexit sonrası Londra belediye başkanı Sadık Khan da gerekirse Londra’nın Birleşik Krallık’tan ayrılmak için referandum düzenleyebileceği açıklamasında bulunmuştu. 2015 yılında Venedik’te yaşayan 2.1 milyon oy sahibi insanın %89’u bağlayıcılığı olmayan bir referandumda bağımsızlıktan yana oy kullandı. Dünya üzerinde hâlihazırda Hong Kong ve Singapur gibi şehir devletleri de bulunmakta. Yani şehir devletleri günümüze o kadar da uzak bir olgu değil.

Avrupa ayrılıkçı bölgeler

Coronavirüs pandemisinin yıl sonuna kadar artarak devam etmesi durumunda devletlerin halklarını dizginleyebilmesi ve üzerlerinde otorite kurabilmesi teorik olarak mümkün değil. Dünya üzerinde birkaç devlet hariç hiçbir devlet bu tip durgun ekonomiyi kaldıramaz. Kaldı ki Amerikan ekonomisi her an büyük bir çöküşü beklerken kimsenin de güvende olacağı söylenemez. Kasım’daki seçimlerin salgın nedeniyle ertelenmesi durumunda Trump’ın totaliterleştiği düşünülecek olursa bu çöküş iyice ayyuka çıkacaktır. Bu tip bir kaos ortamında yerel yönetimlerin öne çıkması kaçınılmaz olacaktır. Bilhassa ekonomik olarak ülkelerinin yükünü çeken Teksas, Venedik, Barselona hatta Londra, Şangay ve Frankfurt gibi şehirlerin ulus devletlerin öneminin kalmadığı ve gıda ihtiyaçlarının global şirketler tarafından karşılandığı bir dönemde ülkelerinin geri kalanının yükünü çekmeyi kabul etmesi pek olası gibi durmuyor.

Görüleceği üzere tüm bu gelişmeler için öncelikli şart bu büyük şehirlerin gıda ve tarım ürünleri bakımından daha gelişmemiş tarım şehirlerine bağımlılığının azalmasında yatmakta. Coronavirüs salgınının ileri düzeylere ulaşması halinde tarım ürünlerine karşı oluşacak güvensizliğin insanları hazır ve paketlenmiş meyve-sebzelere yöneltmesi bu tip bir durumun oluşması için zemin hazırlayacaktır.

Elbette temennimiz ve düşüncemiz salgının en kısa zamanda sona ermesi, ülkemizin ve dünyanın bu salgından en az hasarla kurtulmasıdır. Tüm bu yazılanlar sadece coronavirüs için değil, insanlığın ileri bir dönemde karşılaşabileceği daha büyük bir salgın için de geçerli olabilir. Sanayi ve endüstrileşme yaklaşık iki yüz yıldır sürekli olarak devletlerin daha da küçülmesine neden olmuştur. Yeni dijitalleşen devlet sisteminin 50-100 yıl sonrasında eski devlet sistemini içinde barındırabileceğini düşünmek yeni sisteme ayak uydurmayı geciktirecektir. Sonuç olarak denebilir ki hiçbir sistem sonsuza kadar var olmayı sürdüremez. Önemli olan yeni sistemi kurgulamak yahut yeni sisteme ayak uydurmaktır.

Ali Özhan

Stratejik Ortak Misafir Yazar

KAYNAK

1-1929 ekonomik Bunalımı ve Buhranı, http://www.ekodialog.com/Makaleler/1929_buhrani/1929_buhran.html, erişim : 04.01.2010

2-https://www.thnk.org/blog/the-return-of-the-city-state-in-2050-this-time-with-significant-upgrades/

3-https://tr.al-ain.com/article/23-countries-declared-curfew-due-to-spread-of-deadly-corona-virus

4-https://www.mepanews.com/ulus-devletlerin-sonu-sehir-devletlerinin-donusu-9135h.htm

5-https://www.futuresplatform.com/blog/city-states-wave-future

6-http://www.akademiktisat.net/calisma/kuresellesme/kure_udevlet_kpara_dozyakisir.htm

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz