4. Nesil Savaşın Kıskacında Türkiye

1890

Savaş, insanoğlunun varlığının ortaya çıkışından bu yana süregelen, farklı farklı adlandırdığımız çeşitleri ve yöntemleri olan karşılıklı çatışmalardır. Elbette ki konuyu devletler arasında yapılan savaş açısından ele alacağız. Zaman içinde savaşın türleri ve yöntemleri her ne kadar değişmiş olsa da, bu değişiklikler bir önceki işleyişi yok etmemiş ve gelişerek devam etmiştir.

Savaşın türlerine bakarsak; 1. Nesil, 2. Nesil, 3. Nesil ve 4. Nesil Savaşlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada ilk üç savaş türüne kısaca değineceğim ve esas konu olan 4. Nesil Savaş’ı yazacağım. Amacım; önceki yazılarımda da gayret ettiğim gibi siz değerli okuyucularımıza bir bilgi yığını sunmak değil, bilgiyi bir sohbet tadında sizlerle paylaşmaktır.

Savaşın gelişimi açısından baktığımızda;

1. Nesil Savaş: İnsan gücünün ve süngü çatışmasının ön planda olduğu savaş türüdür. Disiplinli ve düzenli ordular mevcuttur.

2. Nesil Savaş: Endüstri devrimi ve teknolojik gelişmelerin savaş şartlarını etkilemesiyle böylece savaşta taktiksel değişim yaşanmıştır. Öncelik göğüs göğüse çarpışmadan öte, düşmanı uzak mesafeden verilen hasarla sindirmek ve daha çok kayba uğratmaktır. Gelişmekte olan silahlar etili olmuştur. Sivillerden uzak, belli mevzilerde yapılan bir savaştır. Çanakkale Savaşı bunun bir örneğidir.

3. Nesil Savaş: 2. Nesil’e göre daha sistemli ve yine yakın çatışmadan uzak ancak daha az asker kaybının hedeflendiği bir savaştır. Buna; mevzi savaşından, kuşatma savaşına geçiş de denilebilir. Düşman kuşatılır, ordu düzeni bozulur ve düzeni bozulan ordu parça parça çarpışmak zorunda kalır. Böylece düşman askeri daha kolay bir av haline gelir. Nitekim 2. Nesil Savaş şartlarının hakim olduğu bir dönemde, Gazi M. Kemâl Atatürk, Sakarya Savaşı’nda (23 Ağustos – 13 Eylül 1921) yine stratejik dehalığını ortaya koymuş ve 3. Nesil Savaş taktikleriyle Yunanları hezimete uğratmıştır.

Sıradaki ve esas konumuz; 4. Nesil Savaş. Bu savaşın tanımını ortaya koyduğumuzda karşımıza çıkan, Türkiye ile ilgili, içinde bulunduğumuz ve bazen anlamlandıramadığımız olaylar karşısında akıllarda birikmiş soru işaretlerinin cevabı olacaktır.

Dördüncü nesil savaş kuramını geliştiren Amerikalı bir stratejist ve yazar olan William S. Lind, bu kavramı şu şekilde tanımlar:

“Savaş ile barış dönemleri arasındaki ayrımın bulanıklaştığı, mücadelenin belirlenmiş muharebe sahaları dışına taştığı, sivil ve askerler arasındaki farkların ortadan kalktığı  ve asimetrik özellikleri de içinde barındıran askeri, yarı askeri ve bazen de sivil gayretler bütünü” olarak tanımlar. Yine Amerikalı Emekli Albay ve savaş stratejisti Thomas X. Hammes, “Ayaklanmadan evrilmiş ve geleneksel savaş tanımları dışında, savaş hali ile barış arasında sınırları, cephesi ve muharebe sahası belli olmayan sivil ve asker arasındaki ayrımı ortadan kaldıran; tarafları devletler olduğu gibi devlet dışı aktörlerin de olabildiği klasik gerilla harekâtının ve terörizmin modernite ile revize edildiği bir savaş türüdür.”

Tanımlamalara baktığımızda da gördüğümüz gibi 4. Nesil çok yönlü ve her alanda karşılaşılabilecek bir savaş türüdür. Nitekim ülkeler bu yeni nesil savaşa karşı ayakta durmaya çalışmakta ve hatta 5. Nesil’e doğru giderek gelişmekte ve değişmekte olan saldırılara karşı mücadele vermektedir. Bu savaş kuramında, devlet, millet ve bireyler; askeri, siyasi, kültürel, ekonomik, dini, toplumsal ve bunun gibi birçok yönden hedeftedir. Amaç, düşmana; askeri ve siyasi mücadelenin dışında psikolojik baskı kurmak, zihinleri kontrol etmek, azim ve kararlılığı çökertmek, manevi olarak da yenilgiye uğratmaktır. Bu ve akla gelmeyecek nice uygulamalar dağınık bir savaşın göstergesidir.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi

Bu savaş kuramında taktikleri icra eden en önemli unsurlardan biri medyadır. Medya bilindiği üzere yalnızca televizyon ve gazeteden ibaret değildir. Sosyal medya, anlık mesajlaşma ve paylaşım uygulamaları da 4. Nesil Savaş’ta etkili bir silahtır. Nitekim bunun en yakın örneklerini Barış Pınarı Harekâtı sırasında görmüştük. Tek sivile dahi zarar vermeyen Türk ordusunun, sivilleri vurduğuna dair yalan haber yapılması ve başka haberlerin fotoğraflarının alınıp paylaşılması sadece örneklerden bir tanesidir. Amaç azmi kırmak, ordunun moralini bozmak, bu noktada Türkiye’yi bir suçluymuş gibi suçunu kabul ettirmek noktasında, aynı zamanda psikolojik ağırlıklı bir savaştır. Türkiye neyse ki uluslararası hukuka bağlılığı ve harekâttaki sabrı ile haklılığını kabul ettirmiş, ABD ve Rusya karşısında, her şeye rağmen diplomasi yoluyla harekât çerçevesindeki hedefine ulaşmıştır. Nitekim bugün gündeme baktığımızda dahi Suriye konusunda, Libya konusunda ve Akdeniz konusunda hâlâ Türkiye’ye karşı her türlü 4. Nesil Savaş faktörü uygulanmaya çalışılmaktadır.

Bir yazımda “Bitmeyen Şantaj: Ermeni Meselesi”ni kaleme almıştım. Evet, bu savaş kuramının etkili yöntemlerinden biri de şantajdır. Bu şantaj; siyasi, ekonomik, askeri alanda ve yine birçok alanda kendini göstermektedir. Yine Harekât’tan örneklerle yürürsek bazı dış ülkelerin Türkiye’ye silah satışını durdurduğunu ve ambargo açıklaması, ABD Başkanı Trump’ın sözde soykırım ve ekonomik yaptırım tehditleri hepimizin malumudur ve işte bu savaşın bir parçasıdır. Ayrıca siber saldırılar da bu savaşın bir parçasıdır. Silahlı orduyu kullanmadan ve can kaybı yaşamadan siber yolla elde edilen her bilgi altın değerinde bir zafer gibidir. Bu noktada siber güvenliğin de önemi azımsanmayacak derecededir. Teknoloji bu savaşta vazgeçilmezdir.

Sonuç olarak, savaşın hangi türü olursa olsun karşısında geliştirilen strateji çok yönlü, modern ve geliştirilebilir olmak zorundadır. Stratejik güç; her alanda akılcı, yenilikçi olduğu ve vatanseverlikle taçlandırıldığı sürece 4. Nesil Savaş’ın etkileri daha hafif olacaktır. Nitekim bu durum; devletimizin yöneticileri, güvenlik güçlerimiz, istihbaratımız açısından önemli olduğu gibi, Türk milletinin her bir mensubu bulunduğu konum ne olursa olsun bu yeni nesil savaşa karşı uyanık, bilinçli ve mücadeleci olmak zorundadır. Çünkü belirttiğimiz gibi bu çok yönlü bir savaştır. O halde çok yönlü bir kalkan olmak zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti, tarihinden gelen gücü muhafaza ettiği ve daha da benimsediği sürece geleceğe daha emin adımlarla yürüyecektir.

Yusuf Ay

Stratejik Ortak Misafir Yazarı

KAYNAK

Abdullah ŞENGÖNÜL, Dördüncü Nesil Savaş Kapsamında Türkiye İçin Strateji Tartışmaları, 2018, sf. 33.

Metin GÜRCAN, Savaşın Evrimi ve Teorik Yaklaşımlar, 2011, sf.92.

Wikipedia, Dördüncü Nesil Savaş, 23.12.2018.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz