10 Yıl Süren Sovyetler’in Afganistan İşgali

1617

Orta Asya ülkesi olan Afganistan, konumu itibari ile stratejik bir bölgede bulunmaktadır. Bunun neticesinde, geçmişten günümüze emperyalistlerin mihrak noktası olmakla birlikte dönem dönem karışıklıkların yaşandığı bir ülke konumunda yer almıştır.[1] Afganistan’ın sahip olduğu bu pek de avantajlı olmayan stratejik konumdan dolayı dönemin en büyük iki gücünden biri olan Sovyetler, Afganistan’a müdahale etmiştir.

1933 yılında Nadir Şah öldürülünce, oğlu Zahir Şah Afganistan’ın kralı olmuştur. 40 sene boyunca Afganistan’ı yöneten Kral Zahir Şah, problemlerle mücadele etmemekle beraber, devleti daha da karışık bir hâle getirmiştir.[2] 1973 yılının ortalarına gelinmesiyle Davud Han, Kral Zahir Şah’ın yurt dışına çıkmasını fırsat olarak görmüş, Halkiler ve Paçamilerle beraber darbe girişiminde bulunmuştur. Bu girişimin neticesinde Kabil’deki Kraliyet köşkünü (ARG) ve radyo istasyonu gibi önemli noktaları ele geçirmiş, kraliyeti sonlandırdıklarını resmen duyurmuştur.[3] Böylelikle Afganistan’da Cumhuriyet yönetimine geçilmiştir.

Cumhuriyet yönetimine geçilmesiyle, Davud hükümeti ilk zamanlarda Sovyetler Birliği ile ikili ilişkilerini geliştirmiştir. Fakat son dönemlerde Afganistan’ı herhangi bir ülke güdümünde tutmak istemeyen Davud, yavaş yavaş Sovyet yanlısı tutumlardan uzaklaşmıştır. Askeri sistem ve teçhizatları Sovyet ürünü olan Afgan birlikleri, Albay Abdülkadir’in kumandanlığı ile yönetiminin beşinci senesini doldurmak üzere olan Davud Han’ı devirmiş, kendisiyle beraber ailesinden 30 kişiyi öldürmüştür.[4] Bu askeri darbeden sonra, Sovyet etkisindeki Afganistan Demokratik Halk Partisi’nin iktidarda olduğu Demokratik Afgan Cumhuriyetini kurmuşlardır. Partinin başkanı Nur Muhammed Taraki devlet başkanlığına getirilmiştir.[5] Afganistan içindeki Müslüman grupların silahlı direnişi ile başa çıkmakta zorlanan Taraki istifa ettirilip yerine Hafızullah Amin’in geldiği açıklanmıştır. Ancak bu yönetim değişikliği de Müslüman direnişini etkilememiş, 1979’da eski Başbakan Yardımcılarından Babrak Karmal sürgünden Kabil’e gelmiş ve Sovyet yardımıyla Hafızullah’ın yerine başkan olmuştur. Bu arada, 1980 yılının başlarında Babrak Karmal ile birlikte yaklaşık 85.000 Sovyet askeri de ülkeye girmiştir. Başkent Kabil başta olmak üzere birçok stratejik noktaya yerleşen birlikler işgal girişimini böylelikle başlatmıştır.[6]

Sovyet topraklarındaki farklı milletlerden binlerce askerler Afganistan’da.

Dönemin iki büyük kuvveti ABD ve SSCB arasındaki güç mücadelesinin kurbanı olan Afganistan’da Sovyet işgali yaklaşık 10 yıl sürmüştür. Sovyetler’in Afganistan’a müdahale etmesinin temelinde komünist ideolojisini yayma ve sıcak denizlere inme arzusu vardır. Her ne kadar o dönemin yönetiminin daveti ile gelse de, Afganistan’ı havadan ve karadan kuşatmış, stratejik noktaları ele geçirmiş ve Afganistan’ın Sovyetleştirilmesine karşı artan Müslüman isyanına karşı mücadele dönemini başlatmıştır.

Afgan mücahitler

Bu olumsuz gelişmelere rağmen, Sovyet işgalinin Afganistan toplumu üzerinde pozitif etkisi de olmuştur. Afgan toplumu içindeki farklı gruplar kendi aralarında savaşıp güç kaybetmeyi bir kenara bırakıp, ortak düşman olan Sovyetlere karşı bir araya gelmişlerdir.[7]

İki kutuplu dönemin diğer büyük gücü ABD, SSCB’nin işgaline karşı direnişe geçen mücahitlere tam destek vermeye başlamıştır. ABD, Pakistan üzerinden Afganistan’daki Müslüman gruplara askeri teçhizat desteğinde bulunmanın yanı sıra mücahitlere karşı savaşmakta olan Orta Asya ve Azerbaycan’ın Müslüman askerlerine radyo aracılığıyla ulaşarak Sovyet yönetimine karşı direnişe davet etmiştir.[8]

ABD Başkanı Ronald Reagan, Afganistan’da Ruslara karşı savaşan Afgan direnişleri Beyaz Saray’da ağırladı. (1983)

ABD’nin Orta Asya ülkelerinde yaptırmış olduğu radyo yayınlarının yanı sıra, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün gibi diğer Ortadoğu ülkelerinde de İslami argümanlı yayınlar yapılmış, bölgedeki Müslümanların zihnine cihat fikri yerleştirilmeye çalışılmıştır.[9] Yapılan bu yayınların etkisi ile binlerce radikal görüşlü Müslüman, savaşmak üzere Afganistan’a gelmiştir.

Afgan halkı ve dünyanın çeşitli yerlerinden cihat etmek üzere göç eden halk ve militarist gruplar Sovyetlere karşı kitle halinde direnmiştir. Tüm bunlarla beraber, işgalin en başından beri, Afganistan ordusundaki binlerce asker orduyu bırakmış, birçoğu mücahitler safına katılmıştır.[10] Sayıları hızla artan mücahitler, gerilla taktiği ile yürütmüş olduğu savaş neticesinde Sovyetler’e karşı maksimum düzeyde hasar vermiş, düşünülenin aksine basit bir rakip olmadıklarını göstermişlerdir.

1982 senesi cihatçılar açısından önemli bir dönem olmakla beraber SSCB işgali açısından sonun başlangıcıdır. Çünkü harekât kararını veren Brejnev hayatını kaybetmiş ve bu gelişme neticesinde Sovyetlerin stratejisi de ilerleyemez hale gelmiştir.[11]

Kara savaşında 100 bini aşkın mücahit ile başa çıkılamayacağını anlayan SSCB, hava taarruzu ile istediğini elde etmeye çalışmıştır. Fakat 1986 yılı itibariyle, hava taarruzu da ABD’nin mücahitlere vermiş olduğu Stinger füzeleri sayesinde savuşturulmuştur.

SSCB almış olduğu yenilgilerden sonra Afganistan’ı işgal etme girişiminin Karmal ile mümkün olmayacağını anlamış, 1986’da Karmal’ın yerine Afganistan İstihbarat Servisi başkanı Necibullah’ı getirmiştir.[12] Fakat Necibullah da Afgan halkını kazanmakta başarısız olmuştur. Rusların Afganistan’dan çekilmesinden sonra Necibullah rejimi, siyasi ve askeri gruplar arasında güç dengesini sağlayabildiği için üç yıl daha ayakta kalabilmiştir. Üç yılın ardından SSCB dağılınca, Necibullah hükümetine maddi kaynak akışının durması ve mücahit grupların gücünü artırmasıyla rejim yıkılmıştır.[13]

Afganistan’da yaklaşık 10 sene devam eden savaşta SSCB yaklaşık 15.000 kayıp vermiş ve rejime karşı savaşan mücahitleri yenilgiye uğratamamıştır. Beklediğinden daha sert bir direniş ile karşılaşan Sovyetler, 1989 yılının başlarında ülkeden çekilmiştir.[14]

Yavuz Selim Özdemir

Stratejik Ortak Misafir Yazar

KAYNAK

[1] Rauf Beg, Adı Afganistan’dı Taliban’ın Eline Nasıl Düştü (İstanbul: Turan Kültür Vakfı, 2001), 17.

[2] İbrahim Çağrı Erkul, “Soğuk Savaş’ın Üç Büyük Kırılma Noktası: Kore, Vietnam ve Afganistan Savaşları, Savaşların Sonuçları, Günümüze ve Uluslararası İlişkilere Etkileri” (Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2010), 119.

[3] Esedullah Oğuz, Hedef Ülke Afganistan, (İstanbul: Doğan Kitapçılık Yayınları, 2001), 86.

[4] Oral Sander, Siyasi Tarih 1918-1994, 23. bs. (Ankara: İmge Kitabevi, 2013), 282.

[5] Sander, a.g.e., 282.

[6] a.g.e., 282.

[7] Afganistan, Taliban ve Ladin, (İstanbul: Birey Yayıncılık, 2001), 85.

[8] Dilip Hiro, Between Marx and Muhammad The Changing Face of Central Asia (Glasgow: Harper Collins, 1994), 305-306’ dan aktaran Hüseyin Şeyhanlıoğlu, “18. Yüzyıldan Günümüze Kadar Afganistan’ın Jeostratejik Önemi” (İstanbul:  Avrasya Etüdleri, 2008), 71.

[9] Hüseyin Şeyhanlıoğlu, “18. Yüzyıldan Günümüze Kadar Afganistan’ın Jeostratejik Önemi” (İstanbul:  Avrasya Etüdleri, 2008), 71.

[10] Erkul, a.g.t., 130.

[11] a.g.t., 131.

[12] a.g.t., 135.

[13] Najibullah Karimi, “Afganistan’da Gençlerin Siyasal Katılımı” (Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017), 40.

[14] Sander, a.g.e., 284.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz